Tutku ve zerafeti tasarımlarında bir araya getiren Graf von Faber – Castell, Türkiye’de ‘Graf von Faber – Castel’ ile ‘Başarıya İmza Atanlar’ buluşmasının ilkini gerçekleştirdi. İş dünyasından önemli isimlerin yer aldığı toplantının konuşması İbrahim Betil oldu. Betil, sürdürülebilir başarının sırlarını kadın yöneticilerle paylaştı.
Adel Kalemcilik Genel Müdürü Evrim Hizaler, ‘Graf Von Faber-Castell ile Başarıya İmza Atanlar’ buluşmalarının ilkini gerçekleştirdiklerini bu toplantılara önümüzdeki dönemde devam edeceklerini söyledi. “İnsanların bireysel olarak imza attıkları en önemli, en güzel eylem olan yazı yazmak, toplumların bilgi ve kültür mirasının, geçmişinin ve geleceğinin şekle bürünmesi ve ölümsüz kılınmasını sağlar” diyen Hizaler, şöyle konuştu: “Sözü kalıcı yazıya dönüştüren, fikirleri, duyguları, imzaları kağıda döken gereçler üretmek bizlere muazzam bir heyecan veriyor.”
Sivil toplum örgüt yapılarında birlikte kararlar verildiğini bir hiyerarşinin olmadığını belirten Betil şunları söyledi: “Çevremizde ve toplumumuzda beğenmediğimiz herhangi bir şeye karşı bunu değiştirmek ve tavır almak için ve strateji geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleri oluşturuluyor. Bu çalışmalar tamamen gönüllülük esasına dayalı yapılabiliyor. Bu süreç içinde kendi doğrularınızı genele empoze etmek yanlıştır. Örneğin İstanbul’un yerel olarak ihtiyacı ne ona bakmak gerekiyor. İstanbul’un ihtiyacı gezi parkının park olarak kalmasıysa buna rağmen birinin çıkıp ‘biz böyle olmasını istemiyoruz’ derse olmaz. Bizim oturduğumuz yerden Konya için veya Kayseri veya Ardahan için yerel ihtiyaçları görmezden gelerek önerilerde bulunamayız. Yerelin ihtiyaçlarına ve kültürüne saygı duymak gerekiyor. Tek tip olmak yerine onların farklılıklarını zenginlik olarak alıp bununla hedefe yürüyebilmek başarının daha sürdürülebilir olmasını sağlar. Tek bir mutlak otoritenin olması ve ekipte olanların tek tip olması yerine farklılıkları zenginlik olarak alıp bununla hedefe yürümek başarının daha sürdürülebilir olmasını ortaya çıkarır. Bunu yaşadım. Ekipteki insanlar bu hedefe yürürken bir baskıyla hatta bir havuçla değil tam tersine amacı anlayıp bireysel olarak motive olup kendi öz disipliniyle ilerlerse yaygınlık ve başarı sağlanır. Yani katılımcılıktan bahsediyorum. Kararların oluşumunda insanları bu süreç içine katmak gerekir.”
İbrahim Betil, rakamlarla eğitim konusuna da değindi: Türkiye’nin dünyanın 16. veya 17. büyük ekonomisine sahip olmasına rağmen dünyada ulusal gelir içinde eğitime ayrılan pay itibariyle 144. sırada olduğunu ifade eden Betil, şunları söyledi: “Türkiye’deki yetişkin okur yazarlığına bakıldığında 141 ülke arasında 73. sırada Zimbabve’den sonra geliyoruz. Eğitimde kadın erkek eşitsizliğinde 150 ülkede 94. sıradayız. Mozambik’in gerisindeyiz. Orta öğrenimde kız erkek eşitsizliğinde ise 152 ülke arasında 125. sırada yer alıyoruz ve ne yazık ki Tanzanya ve Zimbabve’nin arkasındayız. Türkiye’de şiddet gören kadınların sayısı ise yüzde 42. Erkek evlilik oranı yüzde 32 iken doğuda bu rakamlar maalesef yüzde 65’e kadar çıkıyor. İş yaşamına kadının katılımına baktığımızda ise 177 ülke arasında Türkiye 165. sırada yer alıyor. Yani Sudan ve Afganistan’ın da gerisindeyiz. Parlamentoda kadın temsil oranımız ise sadece yüzde 14. Tunus, Kongo ve Cezayir’den sonra geliyoruz. Bu rakamlar aslında çok şeyi anlatıyor. Bu verdiğim rakamlara bakarak başarıyı devam ettirmek mümkün mü irdelenmesi gerekir.”